Hala garipsediğim bir olgudur edebi olmak.
Edebi olmayan: Geçen gün yolda yürüyordum. Hava soğuktu. Yorgundum.
Edebi olan: Yine günlerden bir gün, yürüyorum. Yol dediğimiz kelimenin üzerinde. Yıpranmış o kelime. Başka kelimelerşn altında aşına aşına. Dışarının soğuğu düşüncelerimi bulanıklaştırıyor, diğer taraftan adımlarımı hızlandırıyordu. Ancak soğuğun hızlandırması benim yorgunluğumu örtecek kadar keskin değil. Benim yorgunluğum soğukluğu örtecek kadar sonsuz...
Üç nokta olmadan da olmaz galiba...
Edebi olmayan: Kızılayda fena kalabalık vardı bugün. Eve döndüm, çünkü kalabalığı sevmem.
Edebi olan: Ankara'nın Kızılay diye tabir ettiğimiz mekanı. Bir takım insanlar. Kalabalık. Beraber oldular bugün. Ama kazanamadılar beni. Kalabalık dediğimiz o güruha alışamadım bir türlü. Kaçtım ben de. Kalabalık olmayan sığınağıma. Sadece bildiklerimin yaşadığı yere...
Tekrar üç nokta...
İşte böyle. Böyle yapınca edebi oluyor.
Edebi olan daha uzun. Anlatılan şeyi anlamak daha zor. Ama edebi olan yazı daha çok okunur. Garip. Değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder